-
1 رعب
Iرَعَبَ1. korkmakAnlamı: korku duymak, ürkmek2. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak3. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek4. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmakIIرُعْب1. yılgıAnlamı: korku, dehşet2. haşyetAnlamı: korku, korkma3. havilAnlamı: hevl, korku4. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku5. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku6. korku7. korkaklıkAnlamı: korkak olma durumu8. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı9. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş10. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korkuرَعَّبَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
2 فرق
Iفَرَّقَ1. açmakAnlamı: birbirini ayırmak2. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak3. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek4. dağılmakAnlamı: değer ve birimler belli etkenlerle, oranlı olarak bölünmek5. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak6. ayırmak7. dağıtmakAnlamı: toplu durumda bulunan kimse veya şeyleri birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmakIIفَرَق1. yılgıAnlamı: korku, dehşet2. haşyetAnlamı: korku, korkma3. havilAnlamı: hevl, korku4. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku5. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku6. korku7. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı8. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş9. seherAnlamı: tan ağartısı, gün doğmadan önceki zaman10. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korku11. sabahAnlamı: günün başlangıcıفَرُقyüreksizAnlamı: korkak, tabansızIVفَرِق1. yüreksizAnlamı: korkak, tabansız2. korkakVفَرِقَkorkmakAnlamı: korku duymak, ürkmekVIفَرْق1. uçurumAnlamı: büyük fark2. ihtilâfAnlamı: ayrılık, anlaşmazlık3. çeşitlilikAnlamı: çeşidi çok olma durumu4. terslikAnlamı: ters olma durumu5. oransızlıkAnlamı: oransız olma durumu6. bağdaşmazlıkAnlamı: uyuşmazlık, geçimsizlik7. ayrımAnlamı: benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark8. tenakuzAnlamı: çelişki9. farkAnlamı: başkalık, ayrım10. eşitsizlikAnlamı: eşit olmama durumu, müsavatsızlık11. uyuşmazlıkAnlamı: uyuşmama durumu12. anlaşmazlıkAnlamı: amaç ve düşünce ayrılığı, uyuşmazlık, ihtilâf13. kontrastAnlamı: karşıtlık, zıtlık14. ayrılıkAnlamı: ayrı olma durumu, birinden uzak düşmeفِرْق1. bazıAnlamı: birtakım, kimi, bazısı, ara sıra, arada bir, kimi vakit2. seksiyonAnlamı: bölüm3. fırkaAnlamı: insan topluluğu4. grup5. ekipAnlamı: takım, zümre6. hisseAnlamı: pay, nasip7. kaderAnlamı: alın yazısı, yazgı8. fasılAnlamı: bölüm, kısım9. sürüAnlamı: evcil hayvanlar topluluğu10. birtakımAnlamı: belirsiz olarak çokluğu anlatır11. takımAnlamı: topluluk12. cüz13. bölüm -
3 أجفل
أَجْفَلَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
4 أذعر
أَذْعَرَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
5 أرعب
أَرْعَبَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
6 أرهب
أَرْهَبَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
7 أفرق
أَفْرَقَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
8 أفز
أَفَزَّ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
9 أفزع
أَفْزَعَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
10 أوجل
أَوْجَلَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
11 خشى
خَشَّى1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
12 خوف
Iخَوْف1. haşyetAnlamı: korku, korkma2. havilAnlamı: hevl, korku3. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku4. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku5. korku6. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş7. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı8. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korkuIIخَوَّفَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
13 ذعر
Iذَعَرَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmakIIذَعِرَ1. korkmakAnlamı: korku duymak, ürkmek2. afallamakAnlamı: şaşkınlıktan sersemleşmek, afallaşmakذُعْر1. yılgıAnlamı: korku, dehşet2. haşyetAnlamı: korku, korkma3. havilAnlamı: hevl, korku4. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku5. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku6. korku7. korkaklıkAnlamı: korkak olma durumu8. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş9. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı10. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korku -
14 راع
Iراعٍ1. gütmek2. muavinAnlamı: yardımcı, yardım eden3. sığırtmaçAnlamı: sığır güden kimse4. çobanAnlamı: hayvan otlatan kimseIIراعَ1. korkmakAnlamı: korku duymak, ürkmek2. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak3. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek4. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
15 رهب
IرَهِبَkorkmakAnlamı: korku duymak, ürkmekIIرَهَّبَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
16 روع
Iرَوْع1. yılgıAnlamı: korku, dehşet2. haşyetAnlamı: korku, korkma3. havilAnlamı: hevl, korku4. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku5. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku6. korku7. ürküntüAnlamı: ürkme duygusu, tevahuş8. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı9. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korkuIIرُوعentelektAnlamı: akıl, zihin, idrakرَوَّعَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
17 فز
فَزَّ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. korkmakAnlamı: korku duymak, ürkmek3. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek4. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
18 فزع
Iفَزَّعَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmakIIفَزَع1. haşyetAnlamı: korku, korkma2. havilAnlamı: hevl, korku3. pervaAnlamı: çekinme, sakınma, korku4. endişeAnlamı: tasa, kaygı, kuşku, korku5. korkaklıkAnlamı: korkak olma durumu6. korku7. ezintiAnlamı: korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı8. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korkuفَزِعpısırıkAnlamı: yüreksiz, beceriksiz -
19 وأر
وَأَرَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak -
20 وهل
Iوَهَل1. korku2. panikAnlamı: ani dehşet duygusu, büyük korkuIIوَهِل1. yüreksizAnlamı: korkak, tabansız2. tabansızAnlamı: korkak3. pısırıkAnlamı: yüreksiz, beceriksiz4. evhamlıAnlamı: kuşkulu, kuruntuluوَهِلَkorkmakAnlamı: korku duymak, ürkmekIVوَهَّلَ1. korkutmakAnlamı: korkmasına yol açmak2. ürkütmekAnlamı: ürküntü vermek3. dayamakAnlamı: hızla, öfke ile veya korkutmak için yaklaştırmak, uzatmak
См. также в других словарях:
korkutmak — i 1) Korkmasına yol açmak Yılan beni o kadar korkutmuştu ki bakarken kuşun hesabına ondan ben korkuyorum. M. Ş. Esendal 2) Kaygıya düşürmek Sevdiğimiz bir kadının nazarımızda meziyet teşkil eden birçok hâlleri karımız olacak kadında bizi korkutur … Çağatay Osmanlı Sözlük